Kötülüğü Yaymak Bedel İster!

Kötülüğü Yaymak Bedel İster!

Muhammed Bahaddin Doğan 17/08/2024 

Kötülüğü Yaymak Bedel İster!

 

Günah kelimesinin anlamı “Allah’ın emirlerine aykırı olan davranış.”, “Dince suç olduğu açıklanmamış olsa da insanlara zarar verdiği, vicdanları incittiği, doğrudan uzaklaştığı için suç sayılabilecek iş ve davranış, suç.” Şeklinde sözlüklerde geçiyor. Günahın ne olduğunu, neyin günah, neyin sevap olduğunu az çok herkes biliyordur. Ancak maalesef son yıllarda artık neyin sevap neyin günah olduğu da tartışılır olduğunu da görüyoruz.

Burada sevap-günah tartışması yapmayacağız. Yahut “Ey günahkârlar kendinize gelin, yapmayın, işlemeyin şu günahları” tiradını da atmayacağız. Bizim ele alacağımız konu günah, günahı işlemek ya da günahkâr olmakla ilgili değil. Zira insanın günahkâr olması tabiatında olan bir durum. Şu hadis-i şerifte de bunu teyit eder nitelikte; “Canım elinde olana yemin olsun ki, siz günah işlememiş olsanız, Allah sizi ortadan kaldırır da günah işleyen bir topluluk getirirdi. Onlar Allah’tan bağışlanma dilerler, O da kendilerini affederdi.” (Müslim, Tevbe, 11.)

Hadiste de geçtiği gibi günah işlemeyen herhangi bir kulun olması mümkün değil. Allah’ın elçileri olan, “ismet” -günahsız, günahtan korunmuş- sıfatına sahip peygamberlerinin dahi “yanılma, hata, küçük günah” anlamlarına gelen “zelle”leri vardı. Ezcümle hatasız, yanlışsız, günahsız hiçbir kul yoktur. Burada önemli olan husus tövbe etmektir. Günahkâr bir kul tövbe etmekle mükelleftir. Bu ayeti kerime de buna bir örnek niteliğindedir. “Onlar, çirkin bir iş yaptıkları yahut nefislerine zulmettikleri zaman Allah’ı hatırlayıp hemen günahlarının bağışlanmasını isteyenler -ki Allah’tan başka günahları kim bağışlar? - ve bile bile işledikleri (günah) üzerinde ısrar etmeyenlerdir.” (Al-i İmran, 3/135.)

Aslında konumuz bundan da bağımsız. Yukarıda da ifade ettiğimiz gibi günahsız herhangi bir kulun olması mümkün değil. Ancak temel problem bir günahın işlenmesinden öte onun duyulması, yayılması veya özellikle yaygınlaştırılmasıdır. Yaygınlaşmasını amaçlamak art niyetli bir tavır sergilemek demek olur ki bunu yapanların toplumun yapısını bozmak istediklerini düşünmemek ahmaklık olur. Peki bunu kimler yapar? bunu tahmin etmek pek de zor olmaz.

İşlenmiş herhangi bir günahı isteyerek yahut istemeyerek yaymaksa bir gafletin eseridir diyebiliriz. Bu durum genelde, işlenen günahı bir marifet olarak, övünmek için, farklı olduğunu göstermek adına, birilerini etkilemek için yahut kendini bu şekilde ispatlayacağına inandığı için gerçekleşiyor. İçki içmek, kumar oynamak, biriyle beraber olmak gibi birçok yanlışı, hatayı bu sebeplerle yapabiliyorlar. Dikkat çekmek istediğimiz durumda burası, işlediğiniz bir günah ferdi bir günah dahi olsa çevrenize zarar vermeyen sadece size zarar veren bir günah dahi olsa o günahı konuşup yayılmasına, duyulmasına sebep olduğunuz için çevrenize de zarar vermiş oluyorsunuz.

Allah’ın rahmeti geniş, merhametinden sual olunmaz. Ancak ferdi bir sorumluluğun eseri olan günahı anlatarak çevrenize duyurursanız kimsenin bilmediği bu günaha o insanları da şahit tutmuş olursunuz. Allah ile kul arasında olan bir durumu ve belki de ettiğiniz tövbeler neticesinde Allah’ın rahmetine mahzar olacakken işlediğiniz günahı yayarak bu günaha şahitler tutmanız durumunuzu zorlaştırabilir.

Mevlâna Celaleddin’i Rumi’nin şu öğüdü konumuza bir örneklik teşkil eder. “Kusur örtmede gece gibi ol.” Bir insan başka birinin, kusurunu veya günahını örtmede gece gibi olmasının yanı sıra kendi günahlarını örtmede gece gibi olmalı ve günahının farkında olup tövbe istiğfar etmeli ki sorumluluk sahibi bir Müslümanın gereklerini yerine getirmiş olsun. Bir günahı işlemenin yanı sıra onu yaymanın da bir bedeli olduğunu da unutmamalıyız. Hem kendi günahlarımızı kimseye anlatmamalı hem de başkalarının günahlarını anlatarak o kötülüğü yaymamalıyız. Bunu yapmanın bir yanlış, hata ve günah olduğunu bilmenin yanı sıra toplumun ahlakını da zedeleyeceğini aklımızdan çıkarmamalıyız.

Sorumluluk sahibi, yaptığı hatanın farkında olan, günahın günah olduğunu bilen bir Müslüman olarak şu hadisi şerifin muhtevasına varabilmek duasıyla; “Nerede olursan ol, Allah’a karşı sorumluluğunun bilincinde ol! Kötülüğün peşinden iyi bir şey yap ki onu yok etsin. İnsanlara da güzel ahlaka uygun biçimde davran!” (Tirmizi, Birr, 55.)

 

Muhammed Bahaddin Doğan

Muhammed Bahaddin Doğan

Benzer Yazılar

Adını Siz Koyun! Toplum, Kültür ve Medeniyet

Adını Siz Koyun!

Okulsuz Eğitim Modelleri Üzerine Kapsamlı Bir İnceleme Eğitim, Nesil ve Gençlik

Okulsuz Eğitim Modelleri Üzerine Kapsamlı Bir İnceleme

Haram Nazar Nisyan Verir Dİn, Hikmet ve İlim

Haram Nazar Nisyan Verir

Çağın Değişim Noktası: Gazze’de Yaşananlar ve Üçüncü Yol Arayışı Dün Bugün ve Yarın

Çağın Değişim Noktası: Gazze’de Yaşananlar ve Üçüncü Yol Arayışı

Din Öğretiminin Amaçları ve Katkıları Dİn, Hikmet ve İlim

Din Öğretiminin Amaçları ve Katkıları

Edebiyatta Çocuk: Masumiyetten Yoksulluğa, Farklı Kültürlerin Ortak Sesleri Dil, Edebiyat ve Şiir

Edebiyatta Çocuk: Masumiyetten Yoksulluğa, Farklı Kültürlerin Ortak Sesleri

Bal Yeme Evladım! Dİn, Hikmet ve İlim

Bal Yeme Evladım!

Çığır Açan Eğitim Yaklaşımları: Üç Devrimci Eğitimcinin Yolculuğu Eğitim, Nesil ve Gençlik

Çığır Açan Eğitim Yaklaşımları: Üç Devrimci Eğitimcinin Yolculuğu

Yorumlar (0)

Yorum Ekle